Günümüz iş dünyasında rekabetin her noktada sert bir şekilde yaşandığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Üretim kaynaklarının kolay ulaşılabilir olduğu, ürün ve hizmetlerin kopyalanabildiği günümüzde, şirketler ‘’farkı’’ insan kaynağı ile yaratabilmektedirler. Bunun farkında olan kurumlar ise sürdürülebilir başarı için organizasyonlarında ve iş yapışlarında odaklarına çalışanı koymaktadır. Bu yaklaşımı sergileyen organizasyonlarda, yeni ve yaratıcı fikirlerin daha rahat ortaya çıktığını, kurum bağlılığının ve çalışan memnuniyetinin daha yüksek olduğunu, dolayısı ile daha fazla değer yaratan bir yapıya dönüştüklerini söyleyebiliriz.
İnsan, yapısı gereği önemsenmek, değer verilmek, fikirlerine başvurulmak ve açık iletişim kanallarına sahip olmak ister. Bu gibi yaklaşımlar, çalışanlarda pozitif sonuçlar üretir ve sahiplenme duygusunu artırır. Bu noktada da çalışan; bilgi, tecrübe ve deneyimleri çerçevesinde kuruma değer yaratmak ve fayda sağlamak için daha fazla çaba gösterir. Çalışanların zamanının çok büyük bölümünü işyerlerinde geçirdiğini düşündüğünüzde bu yaklaşımın ne kadar önem arz ettiğini rahatlıkla görebiliriz.
Kurumların, değerlerinden yola çıkarak süreçlerinde insan odaklı bir organizasyon olmayı amaçlamalarının organizasyonların bugünü ve yarını için çok önemlidir. Bu yaklaşımın sonucunda da yüksek kıdeme sahip, kurum bağlılığı üst düzey, kuruma fayda ve değer üretme önceliği ile çalışan bir ekibe sahip olabiliriz. Bir kurumun büyümesi, koyduğu hedefleri başarması da bu yaklaşımın bir sonucudur.
Kurumların bu noktada bir yaklaşıma sahip olabilmesi, işveren kadar biz İnsan Kaynakları yönetici ve çalışanlarının da bakışının bu şekilde olmasına bağlıdır. Doğru yolu bilip ve o yöne gitmek için çalıştığımızda çabamız karşılıksız kalmayacaktır. Bazı organizasyonlar için daha hızlı bazı organizasyonlar için daha yavaş olsa da…
Comments